3S İnsan Kaynakları Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı



ÇEKİNGEN YENİ DÜNYA



Günün sorusu:

Ne olacak?

Gelecek için söylenecek her şeyin bir tahminden öte geçmeyeceğini biliyoruz. Metafizik kurgulara başvurmadan yapılacak şey bilimsel yöntemle elimizdeki verilere göre senaryolar oluşturup ona göre çeşitli stratejiler geliştirmektir. Kararların doğru olup olmadığı da zamanla anlaşılır.

Bir yönetim danışmanı olarak umut veren sözler söylemek istesem de farkındalığımızı keskinleştirmenin daha önemli olduğuna inanıyorum. Biliyorum ki umudu beslemek motivasyon için yararlı olsa da bizim şu anda tehlikenin anlaşılmasına  bir paranoya haliyle ihtiyacımız var. Bu da farkındalık yönetimini ve yeni önceliklerin göz önüne alınmasını gerekli kılıyor.
 
Neden mi?
 
Toplumların istisnasız her hücresini paralize eden bu salgın genel kriz yönetiminin ötesine geçerek Büyük Buhran olarak görülmeli. Ne 1. Dünya Savaşı, 1918 İspanyol Gribi, ne de 1929’da dünya ekonomisinin yaşadığı yıkıcı etkilere ve 2. Dünya Savaşına benzemiyor. Hepsinin anası olan bir felaket söz konusu.
 
Ülkemizde gıda ve bağlı alt sektörler, sağlık, medikal, madencilik, kritik yük taşımacılığı, kargo ve posta hizmetleri,  e-ticaret, finansal piyasalar, bankacılık, iletişim teknolojileri, belediye, elektrik, gaz ve su dağıtım şebekelerinin kısıtlı çalışması dışında birçok sektör faaliyetini durdurdu ya da durma noktasına getirdi. Ülkede karayolu, denizyolu, havayolu ulaştırma hizmetleri durduruldu. Bu tüm dünyada da böyle…Bir buhran için daha fazla göstergeye gerek var mı? “Kriz yönetimi” gibi teknikleri aşan günler yaşıyoruz. Ülke genelinde, ülkeler arasında ortak aklın kullanılmasına ve dayanışmaya şiddetle ihtiyaç var.
 
Küreselleşen dünyanın doğal sonucu, iletişimdeki yüksek temas, virüslerle yayılan hastalıkların bölgesel olmaktan çıktığının haberini de veriyor…
 
Herkesin şu veya bu biçimde yaşadığı, kendine göre uyum sağladığı, koşulları değiştirmek için yapılacakların geçmiş deneyimlerden yola çıkılarak başarılabileceği bir düzen vardı yedi ay öncesine kadar.
 
Dünya’yı bu hale nasıl getirdik?
 
Küresel ekonomiye egemen kapitalist sistemin kendi iç işleyişindeki tutarsızlıkları nedeniyle  çok sık krizler yaşadığını unutmayalım…
 
Sistemin bugün için vardığı noktada dünyanın hali:
 
Zenginliğin paylaşımında yaşanan ve giderek büyüyen açıklık…Medeniyetler çatışması…Silahlanma…Sürekli körüklenen bölgesel savaşlar…Mülteci akını…Sefalete mahkûm milyarlarca insan…İnsan hakları ihlalleri…Kaynakların fütursuzca tüketimi…Küresel İklim krizi ve çevre…Baskıcı rejimler ve neredeyse bunları kanıksamış ve zihinlerindeki kabul alanına mahkûm örgütsüz geniş yığınlar…
 
Corona virüsün ortaya çıkışıyla ilgili çok şey söyleniyor. Bugün, nasıl çıktığından çok, öncelikle ne ve nasıl yapacağımızın üzerinde durulması gerekiyor. Covid-19 hastalığı geldiğimiz noktada zihinlerimizde soru bombardımanı oluşturdu. Öyle ki zincirleme reaksiyon halinde gelen sorular ama nafile cevaplar…Her şeyi yeni öğreniyoruz.
 
Adım adım “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” söylemi daha yüksek sesle dile getiriliyor. Tamam da peki nasıl olacak? İşte bu sorunun cevabını henüz tam olarak veremiyoruz. Yeni deneyimlediğimiz mevcut durum bizim için bazı referansları verecektir.

Koşullarını değiştirmek için örgütlenerek demokrasi mücadelesi verenlerin azınlıkta olduğu, rahatlık bölgesinde yaşayanların, kaderine razı olanların ezici çoğunlukta olduğu bir dünyadan yeni, ama çekingen bir dünyaya geçtiğimize kuşku yok!

Corona Virüs milyarlarca insanı tanımlayamadığı bir korku bölgesine sürükledi. Dünya nüfusuna oranla çok az sayıda bilim insanı cephede onları dört gözle bekleyen yığınlara salgınla ilgili aşı ve tedavi edecek ilaç  bulmak için gece gündüz çalışıyor. Cephe gerisinde ise bu yığınlardan beklenen, açıklanan tedbirlere uyulması, kişisel hijyen, sosyal temasın kesilmesi ve evde kalınması. Bu uygulamanın sürdürülebilir olması ve çalışmak zorunda olanlar için hükûmetler çeşitli tedbirler alıyorlar. Bizde ise durum henüz istenildiği gibi değil.
 
Korku bölgesinden çıkış için tehlikelere karşı kişilerin açık zihinli, ailelerin, mahallelerin, kasabaların, şehirlerin ve ülkelerin sağ duyulu ortak hareketine ihtiyaç var. Gün geçtikçe daha fazla tanıdığımız bu görünmeyen düşmana karşı günlük yaşamın kısıtlı sürdürülmesi bilim insanlarının da çabalarıyla toplumu öğrenme bölgesine, oradan da normalleşmeyi öğreneceğimiz alana taşıyacaktır.
 
Buraya kadar durumu sergilemeye çalıştım.
 
Ana yolda indiği otobüsten patikaya geçen yolcu, yürüyerek dağ köyüne yönelir. Bir süre sonra çeşme başında mola verir. Orada bir çoban, otlayan koyun sürüsüne kaval çalmaktadır. Yolcu ve çoban başlarını eğerek selamlaşırlar. Yolcu çeşmede yüzünü yıkadıktan sonra çobana:
“Hemşerim şu tepedeki dağ köyüne gidiyorum. Yaya olarak ne kadar sürer?”
Çoban kaval çalmaya devam eder…Yolcu yeniden sorar. Çoban çalmaya devam eder.
Yolcu bu duruma sinirlenir ve yola devam eder.
Arkadan çoban seslenir:
“Bu hızla iki saatte!”
 
“Salgın ne kadar sürede sona erecek?” sorusunun tek bir cevabı var:
 
Bizler üzerimize düşen sorumlulukları hangi hızla doğru biçimde yerine getirirsek bu hastalıktan da o zaman kurtulacağız.
 
Toplum sağlığında tatmin edici bir seviyeye geldiğimizde de normalleşme sürecine geçilecektir.
 
Salgın sürecinde adım adım gelecek öngörüsü için sorulacak yüzlercesi arasından aşağıda özetlediğim 36 sorunun cevabını arayacağız:
  1. Zihnimizdeki hazır kalıplardan kurtulup yeni bir deneyim gerektiren bu soruna doğru bir bakış açısı yakalayabilecek miyiz? 
  2.  Bulunduğumuz yerden bakmak yerine genel bir yaklaşımı nasıl sağlarız?
  3. Yaşanan travmanın etkisiyle otoritelere karşı güven nasıl sağlanacak?
  4. Özelleştirmeyi bayrak edinen Neo liberal politikaların dünyayı getirdiği çıkmazlar, uluslararası sermayeden başlayarak ülkelerdeki iş birliği yapılan kesimlerle birlikte sorgulanacak mı? Yoksa belli bir süre sonra unutulup eskiye mi dönülecek? Biliyoruz ki yeni politikalar doğru biçimde üretilmez ve uygulanmaz ise eskileri toplum hafızasında hatırlanır ve adım adım yeniden inşa edilir.
  5.  Avrupa Birliği (AB) gibi ulus üstü devletler devam edecek mi, yoksa ulus devletlerin yıldızı mı parlayacak?
  6. Buhranın yükü nasıl paylaştırılacak?
  7.  Ezilen, sömürülen milyarlarca insan örgütlenmenin önemini kavrayacak mı?
  8. Yüksek dokunuşlu işler yerine ileri teknolojili, yapay zekalı, internet tabanlı iş modellerinde nasıl bir gelişme olacak?
  9. Evden yapılan işler öne çıkacak mı? Performans nasıl ölçülecek?
  10. Devletler bütçelerini oluştururken sağlığa ayrılan kısım ve sosyal haklar ne olacak?
  11. Sektörlerin çekingen yeni dünyadaki dönüşümü nasıl sağlanacak?
  12. Hangi sektörler önem kazanacak?
  13. Tarıma gereken önem verilecek mi?
  14. Fiziki koşullarda ürün ve hizmet sunumu nasıl olacak?
  15. Turizm sektöründe çekim alanları nasıl düzenlenecek?
  16. Sigorta, özellikle sağlık sigortasında düzenlemeler olacak mı?
  17. Hukuksal düzenlemeler olacak mı?
  18. Tedarik zinciri ve lojistik yönetimi nasıl bir değişim geçirecek?
  19. Perakende sektörü dağıtım kanallarını (yüz yüze satışta) nasıl düzenleyecek?
  20. Yöneticiler ve çalışanlarda iş yapma felsefesinde zihinsel dönüşüm için nasıl eğitimler olacak?
  21. Girişimcilik fikirleri çekingen yeni dünya için nasıl şekillenecek?
  22. Nüfus artış hızı değişecek mi?
  23. Savaş bölgelerinde uzlaşma sağlanacak mı?
  24. Ülkeler arasında geçmişten bugüne gelen sorunlar devam edecek mi, yoksa ona bir son mu verilecek?
  25. Örgün ve yaygın eğitimde neler yapılacak?
  26. Uzaktan eğitime yatırım yapılacak mı?
  27. Hangi uzmanlık alanları önem kazanacak?
  28. Siyasi eğilimler değişerek partilere ve partileşme sürecine etki yapacak mı?
  29. Sosyal Psikologlar, Psikiyatristler, Psikologlar ne tür rahatsızlıklarla uğraşacak?
  30. Başkalarıyla kuracağımız yüz yüze iletişim nasıl olacak? Karşı tarafa sıcak mesajlar vereceğimiz beden dilimiz nasıl olacak? Eskisi gibi el sıkışma ve sarılma olacak mı?
  31. İşyeri ve konut mimarisinde neler değişecek?
  32. Yerel yönetimler nasıl bir rol üstlenecek?
  33. İnanç dünyasında söz sahibi olanlar söylemlerinde değişiklik yapacaklar mı?
  34. Aile, arkadaş, iş çevresindeki ilişkilerde neler farklılaşacak?
  35. İşsizlikle mücadelede kamu ve özel sektör nasıl bir yol izleyecek?
  36. Yabancı düşmanlığı mı insan odaklılık mı önem kazanacak?

Yapacak çok işimiz var Çekingen Yeni Dünyada…