3S İnsan Kaynakları Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı



DÜRÜSTLÜĞE DAVET PİYASALAŞAN DÜRÜSTLÜK

Bu makale 19 Nisan 2018 tarihinde AVM Dergi'de yayınlandı. http://avmdergi.com/piyasalasan-durustluk/


“Dürüst”, TDK sözlüğünde “sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)” olarak; dürüstlük ise kısaca “doğruluk” diye tanımlanıyor.


“Dürüstlük bir değer olarak genel kabul görür, ama belli bir durumda neyin dürüst davranış olduğu orada geçerli normlarca belirlenir. Diğer yandan, değerler, pek çok normun doğuşuna neden olabilirler. Normlar ise, sosyal bilimlerdeki kullanımında, temel olarak, önceden tayin edilmiş ve uyulması beklenilen özelliklerdir. Kişilerden ve gruplardan beklenen eylem biçimleridir.” Kaynak: mevzuatdergisi


“Dürüstlük” kural olarak ve onu tamamlayan “hakkın kötüye kullanılması yasağı” bir genel hukuk ilkesi olarak, hukukun her alanında ve yargı uygulamalarında kendisini ortaya koyan bir kavram olarak da karşımıza çıkıyor.


Evrensel boyutta dürüstlük için söylenecek ortak noktalar olsa da uygulamada farklı ülkelerde, bölgelerde ve şehirlerde yerleşik kültüre göre iş piyasalarında dürüstlük algısının değiştiğini görüyoruz. Rüşvetin günlük iş yaşamının sıradan bir parçası olarak kurumsallaştığı ülkelerde dürüstlük nasıl tarif edilir?


Sizce bir insan veya şirket için yüzde 99 dürüsttür ifadesi doğru mudur? Böyle bir ölçüden olumlu sonuç çıkarır mısınız? Bunun sorgulanması gerektiğine inanıyorum…


Son yıllarda iş hayatındaki ilişkilerde yaşanan sorunlar dürüstlük açısından daha fazla ele alınmaya başladı. “Dürüst insan, dürüst satıcı, dürüst iş sahibi, dürüst şirket, dürüst politikacı kalmadı!” yakınmalarını çok sık duyuyorum. Elbette bu genelleme doğru değil ama eskiye göre olumsuz gelişmelerin olduğuna dair belirtilerin de arttığı çok açık. Geçmişte de var olan bozulma ve çürümenin son yıllarda iş piyasalarında giderek kanser gibi hızla yayılmasının nedenleri neler olabilir?


Konunun iş dünyamızla ilgili olması, nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, toplum üzerinde çok daha fazla olumsuz izler bırakıyor. Çünkü sürekli ürün/hizmet alıyor veya veriyoruz… Bir alışveriş rüzgarına kapıldık gidiyoruz.


İş hayatımızda farklı sektörlerde çalışıyor, üretiyor veya ürünlerin satışına aracılık ediyor; perakende, sosyal medya, bilgi teknolojileri, basın-yayın, sağlık, eğlence, sigortacılık, kişisel bakım, otelcilik, restoran işletmeciliği, bankacılık, siyaset gibi alanlarda hizmet sunuyoruz. Şimdi sıkı durun ve şu üç soruya cevap verin!


1. Her nerede çalışıyorsanız faaliyetleriniz sırasında başkasının bilmediği ama yalnızca sizin bildiğiniz bir konuda karşı tarafın yanılgı içinde olması, zarar görmesi veya bunun ihtimal dahilinde olması durumunda çıkar sağlamanız sizin için rahatsız edici midir?


2. Kaybetmek pahasına bu durumun önüne geçer misiniz?


3. Dürüst davranmadığınız bir durum olduysa kendinizle nasıl bir hesaplaşma içine girdiniz?


Dürüstlük ekseninin dışına çıkan davranışları eldeki bulgularla belli başlıklar altında derleyerek aşağıda sıraladım. Meğer ne kadar da çokmuş? (Önem sırası gözetilmemiştir!)


1. Ayıplı mal üreten, bunlara göz yuman ve satış yapanlar,

2. Eskinin “Söz senettir!” geleneksel düsturunu kullanarak sonradan sözünde durmayanlar,

3. İkna etmek için kurgulanmış istatistikleri kullananlar,

4. Referans olan saygın kişileri aldatarak prim yapanlar,

5. Hizmet ya da ürünün alıcısı gibi davranarak satıcı veya hizmet veren tarafı işi projelendirme sürecinde haylice hırpalayarak satışın kapanma aşamasında, gerekçesi belli olmayan vazgeçme beyanını büyük bir zevk içinde yapanlar,

6. Piyasadaki işsizliği ve krizi ileri sürerek vasıflı insanları (imkanları olduğu halde) düşük ücretlerle çalıştıranlar,

7. Ödeme yükümlülüklerini gerçek dışı sıkıntıları öne sürerek zamanında yerine getirmeyip alacaklıyı süründürenler,

8. İşe aldıkları insanları birkaç ay oyalayarak yasa dışı sigortasız çalıştırdıktan sonra işten çıkaranlar,

9. İşe alım sırasında adaya karşı yükümlülüklerini belirtip de sonradan yerine getirmeyenler,

10. Başkalarının fikirlerini kendilerininkiymiş gibi kullananlar,

11. Çeşitli mecralarda kaynak göstermeden bilgi paylaşanlar, makale ve kitap yazanlar,

12. Yazılı olmayan kültürün boşluklarından yararlanarak “Hatırlamıyorum, öyle mi demiştim?” söylemlerine sığınanlar,

13. İnsanların kutsalını (inanç, değerler, din, vicdan) kullanarak yanlış yönlendirenler,

14. İş başvurularına yanıltıcı bilgi koyanlar,

15. Sunulan ürün ve hizmeti, kaynağı belirsiz kanıtlara dayanarak, olduğundan daha düşük kalitede göstererek ucuza kapatmaya çalışanlar,

16. TV ve çeşitli sosyal mecralarda sattığını ilan ettiği ürün yerine sahte ürün ve hizmet sunanlar,

17. Piyasalardaki geleneksel pazarlık kültürünü istismar edenler,

18. İlkesizliği ilke edinenler,

19. İş dünyasında “kim para verirse ona giderim” anlayışıyla profesyonelliği şirket vatandaşı olmayan, o şirketten bu şirkete geçen, piyasa adamı olmak şeklinde algılayanlar,

20. Şirket kaynaklarını hoyratça harcarken ücret artışı ve terfi zamanı geldiğinde çalışanların gözünün içine bakarak bütçelerinin olmadığını söyleyenler,

21. Şirket imkanlarını özel amaçları için kullananlar,

22. Şirket içinde yetkilerini kötüye kullanarak paralel şirketler oluşturup varlıklarını büyütenler,

23. Kazan-kaybet kültürünü seçenler,

24. Satıcılığı ustaca yalan söyleme tekniği haline getirenler,

25. Şirket kurallarını çifte standartlarla, adamına göre uygulayanlar,

26. Kişilerin zayıf noktalarından (dikkatsizlik, tecrübesizlik, saflık, güven, hesap bilmeme, yeminli ifadelere güvenme gibi) yararlananlar,

27. Dürüst olmaktan, özlü sözlerden, değerlerden, dinden, imandan bahsedip insanları aldatanlar,

28. İşleri bilinçli olarak zamanında bitirmeyerek işvereni proje bütçesinde revizyona zorlayanlar, deyim yerindeyse para sızdırmaya devam edenler,

29. Piyasada iş ilişkisi içinde olunan insanları uyanıklık becerisiyle ustaca istismar etmeyi marifet sayanlar,

30. Dürüst davranmamayı haklı göstermek için kötü örnekleri bolca kullananlar.


Biraz düşününce yukarıda listelenenlerin en az birinden dolayı şu veya bu ölçüde kayıp yaşadığınızı ileri sürsem kehanette bulunmuş olmam sanırım…Bütün bu alışkanlıklar, davranış ve tutumlar kişilik, yakın çevrenin etkisi, piyasalardaki iniş çıkışlar ve sektördeki olumsuz örneklerden öğrenme kaynaklı olabiliyor.


Ekonomide çeşitli boyutlarda yaşanan krizler iş ahlakı ve etiğini ortadan kaldıracak gerekçeler yaratabiliyor. Keskinleşen piyasa koşullarında muhatapların (hizmet alan-veren) aldatıcı davranışlarını haklı gösterecek anlayışlar gelişme zemini bulabiliyor. Bu durumla, kurumsal diye bilinenler dahil küçük-büyük her ölçekte şirketlerde karşılaşabiliyorsunuz…


Dürüstlük nerede öğreniliyor?


Ergenlik çağındaki delikanlı sosyal medyada yaşını büyük gösteren sahte bir profil hazırlayarak nasıl arkadaşlık kurduğunu anne babasına anlatır. Yeni tanıştığı kız arkadaşından temin ettiği 1.000 TL ile de son model telefonu için kaynak yarattığından bahseder. Aldığı cevap bir sürü nasihatten oluşmaktadır. İnsanları aldatmak ayıpmış, dürüstlük değilmiş gibi ifadelerle utandırıcı bir sorgulamaya maruz kalır. Aradan zaman geçer, baba bir gün arabasını 5 bin lira hasar verecek şekilde duvara çarpar. Baba ve oğul tamirciye giderler. Tamirci onlara zekice bir öneride bulunur:

-Sigorta danışmanınız kaskosu olmayan aracınız için kaza tarihini ayarlayarak zararı şirkete yükleyebilir, ben de faturayı ona göre ileri bir tarihte yazarım.


Baba hemen bu öneriyi kabul edince çocuk söze karışır ve şöyle der:

– Baba dürüstlük sınırımız beş bin lira mıdır?

Bir restoranda garsonun, mutfak çalışanının eldiven kullanmadan ekmeği sepetlere doldurduğunu, yere düşen bir köfteyi tekrar tabağa koyduğunu görmesi, işletmenin sağlığa uygun olmayan şartlarda gıda sunumunu sürdürmesi, mutfakta kritik noktalarda kirliliğin olması ve bütün bunların müşterilerce bilinmemesi nasıl bir çalışan profili ve işletme kültürü oluşturur?


İsveç dünyada en fazla şirket kuruluşunun (startup) yapıldığı yerdir. Spotify, Minecraft ve Candy Crush Saga hepsi İsveç’te yapıldı. Skype, İsveçliler tarafından kuruldu ve SoundCloud, Berlin’deki mevcut yerine taşınmadan önce Stockholm’de başladı. Bunun gibi teknoloji devlerinin ilk girişim merkezi olmasının en temel üç nedeni var:


1. Güven veren piyasalar (işverenler, çalışanlar, tedarikçiler ve müşteriler arasındaki yapıcı iş birliği)

2. Serbestlik (geliştiren piyasalar)

3. Vergi politikası (akılcı ve kabul edilebilen)


Bence ilk madde hepsinden daha önemli!

Belki de günümüzde yasalara saygı, yenilikçilik, örgütsel öğrenme, bilimsellik, müşteri odaklılık, hizmet veya üründe kalite standartları şirket kültürünün çekirdek değerleri arasında öncelikli olmalı.


“Dürüstlüğümüzden dolayı kazanamadık” diyen şirket sahiplerini şaşkınlıkla izliyorum. Dürüst olmalarından dolayı kendini kurban gibi görenler, savundukları değerin varoluşlarını tanımlayan misyon içinde anlam kazandığının farkında bile değiller. Öte yandan, “Ticarette başarılı olmak için dürüstlük dışına çıkmak gerekir!”, “Bugüne kadar etik davrandık da ne oldu?” sözleri nasıl bir piyasanın işleyiş tarzını gösterir? Bu tarzı besleyen ilişkilere teslim mi olunacak yoksa iş ahlakı ve etiğine uyarak, ilkeli, örnek olan, zorlu bir yolculuğa devam mı edilecek?


Şirketlerin değerleri arasında dürüstlüğün yer alması çok şiirsel bir mesaj taşıyor. Aslında dürüstlük her işin doğasında, kuruluşun DNA’sında zaten olmalı değil mi? Bir restoranın “biz temiz işletmeyiz” demesi de “biz dürüst firmayız” demek kadar anlamsız geliyor. Kişinin de “dürüstüm” demesinin, karşı taraf için uygulamaya göre karar verilen bir değer ifade ettiğini hatırlatırım.

WEB sitelerinde, tanıtım kataloglarında yer alan misyon, vizyon ve değerlerin şirketin uygulamalarıyla örtüşmediği durumlarla karşılaşıyorum. Kopyala-yapıştır cümleler bir şekilde sırıtıyor!


Bunca yıllık danışmanlık deneyimlerimden, araştırma sonuçlarından, görüştüğüm yönetici ve çalışanlardan, İK süreçlerinden elde ettiğim bilgilerden yola çıkarak biçim ve öz ilişkisini çağdaş işletmecilik anlayışıyla kurgulayan şirket sayısının aksini yapanlara göre çoğunlukta olmadığını söyleyebilirim. Aynı sektörde faaliyette bulunan şirketlerde, istisnaları olsa da ülkenin hangi bölgesinde olursa olsun, tedarikçilere ve müşterilere yönelik dürüst olmayan davranışlar birbirine o kadar çok benziyor ki…Demek ki bir sektördeki arızalı davranışlar hızla o sektörde faaliyette bulunan şirketlere bulaşıyor. Oradan da diğer sektörlere taşınarak iş dünyasını bozucu etki yapıyor diyebiliriz.

Daha iyilerin sektördeki varlıklarını hissettirmesine ihtiyaç var.

Bir insan veya şirket hiç fark etmez, dürüst olduğundan bahsediyorsa bu yüzde 99 bile olamaz. Yani 100 eylemden birinde dürüst davranılmayacağı kabul edilebilir mi? Yüzde 1 dürüstlük dışına çıkılabilir deniliyorsa en azından bunu değerlerden çıkaracak kadar dürüst davranılmalıdır!


Yüzde 100 dürüst olunmalıdır. Ya dürüstsünüzdür ya da değil!

Piyasalaşmayan ve pazarlık konusu olmayan bir dürüstlüğün özlemi ile iyi yolculuklar!



Yorumlarınız için info@3sdanismanlik.com adresimize e-posta yollayabilirsiniz.