3S İnsan Kaynakları Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı



İŞİ UZAKTAN SEVMEK... "EVDEN ÇALIŞMA" MI DEDİNİZ?

“İŞİ UZAKTAN SEVMEK…”
“EVDEN ÇALIŞMA” MI DEDİNİZ?
 
Yazarın notu:" Bu yazımda tam zamanlı evden çalışmaya, organizasyonlardaki Üst-Ast etkileşimi açısından yaklaşmak istedim.. Bu çalışma şekli salgın öncesinde de söz konusuydu. Salgın döneminde ve sonrasında da iş dünyasında daha fazla yer alacak gibi görünüyor. Yazıda evden çalışanlarla yapılan görüşmelerden çıkardığım sonuçlar var. Genelleme yapmak iddiam yok! Burada kendi deneyimlerimi paylaşmak istedim. Olayın başkalarınca ne kadar geçerli olduğuna okuyucunun karar vermesini bekliyorum."
 
Toplumların istisnasız her hücresini paralize eden salgın Büyük Buhran olarak etkilemeye devam ediyor. Yaşadıklarımız ne 1. Dünya Savaşı, 1918 İspanyol Gribi, ne de 1929’da dünya ekonomisinin yaşadığı yıkıcılığa ve 2. Dünya Savaşının tahribatına benziyor.

Hepsinin anası olan bir felaket söz konusu. Yeni normal arayışı devam ediyor. Buna ilişkin olarak “maske, mesafe ve hijyen” üzerinde birleşilen üç madde. Tedavide olumlu gelişmeler sağlansa da kesin bir yol bulunamadı. Aşı çalışmaları da sonuçlanmış değil. “Kriz yönetimi” gibi teknikleri aşan günlerdeyiz. Tüm sektörler yeniden yapılanma sancıları yaşıyor.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) İşi Sıfırlama Zirvesi (Jobs Reset Summit) düzenliyor.

Ülkemiz açısından ekonominin bulunduğu seviyenin 4.0’dan uzakta 2.5; 3.0; 3,5 arasında dağıldığını düşünüyorum. KOBİ’ler bunun örnekleriyle dolu. Endüstri 4.0 ise mevcut üretim süreçlerinin Nesnelerin İnterneti, bulut bilişim, yapay zekâ, robotlar, büyük veri analizi gibi genel amaçlı teknolojik yenilikler kullanılarak daha otonom, esnek ve öğrenen sistemlerin iş gördüğü akıllı üretime dönüşmeyi öngörüyor. Buna geçiş yapan sektörler olsa da toplam içindeki payları çok yetersiz. TÜİK istatistiklerinde ihracatta orta yüksek, orta düşük ve düşük teknoloji ürünlerinin ağırlığına bakmak yeterli. Bu bağlamda fiziki üretim içinde olan mavi yakalının ağır bastığı bir işgücü piyasasında insanlar işyerlerinde çalışıyorlar. Mevcut beyaz yakalıların arasında bile tam zamanlı olarak evden çalışabilenlerin toplam içindeki payının (yarı zamanlı ve haftanın belirli günlerinde çalışanlar da var) az olduğunu deneyimlerime dayanarak ileri sürebilirim.   
Genel görünüm böyle…

Bu yazımda tam zamanlı evden çalışmaya, organizasyonlarda Üst-Ast etkileşimi açısından yaklaşmak istiyorum. Şirket organizasyon şeması faaliyetler için insanların nasıl inşa edildiğini gösteren bir grafiktir. Sosyal mimaridir. Bu şemalar eskiden de fiili durumla  kolay kolay örtüşmezdi; şirkette kimin borusunun öttüğü şemadan farklı gerçekleşiyordu. Şimdi de iyice karmaşıklaştı. Elbette salgın tedbirleri nedeniyle kısıtlı çalışma yaptıklarını varsayarak bunları söylüyorum.
Alışılagelmiş yönetim tarzlarının üst-ast ilişkilerinde gerçekleşme biçiminin kolayca bırakılacağına inanmıyorum. Dış çevrenin (bu dönemde Covid-19) değişim üzerindeki baskısı ne kadar kalıcı olur?

Önemli olan koşulların gereği olarak içten dışa değişerek iç-dış çevre uyumunu sağlamaktır.

Oysa farklı sektörlerden profesyonellerle yaptığım görüşmeler mikro yönetimi besleyen baskın, otokrat, mükemmeliyetçi tarzların evden çalışmada da çeşitli kılıklarda kendini gösterdiğini ortaya koyuyor.

Mikro yönetimin, şirkete personel giderleriyle ilgili çeşitli maliyet avantajları sağlasa da uzaktan çalışmaya son tahlilde sıcak bakmadığını düşünüyorum. Araştırmalarımdan çıkan sonuç bu! Mikro yönetici statükonun korunmasını var olmanın temel koşulu olarak görür. Gereksiz ayrıntılarla uğraşan mikro yöneticiler bu dönemde de eski alışkanlıklarıyla gücü kendinde toplayarak, evden çalışan astlarına nefes aldırmayıp onları nasıl sıkıştıracağını planlıyor. Bu konuda ne kadar yaratıcı olacağını tahmin edin!

Güven kriterleri yeniden tanımlanıyor…
Görüşme yaptığım, evde çalışan profesyonellerden biri normal koşullarda kendisine güvenildiğinden emin olduğunu söylerken bugün o kadar kesin konuşamıyor. Tepe yönetimin bir işgününde yaptıklarıyla  ilgili kuşkuları nedeniyle akşam geç vakitlere kadar onu ekran başında tutmaya zorladığından bahsetti.Sonucun birçok değişkene bağlı olması nedeniyle zaman gerektiren işlerde üst yönetimin bu şekilde davrandığını açıkladı. Bekâr, evli ve çocuklu olmanın çeşitli durumlarda evde çalışmayı keyifli ya da keyifsiz yaptığını ileri sürdü. Özetle mutlu evliliklerde evde çalışma daha çekici oluyormuş. Karı-kocanın her ikisinin de evden çalıştığı ailelerde çocuklarla dönüşümlü olarak ilgilenildiği, çocuğun yaşına göre evde çalışmanın zorluk derecesinin değiştiği anlaşılıyor.

Mükemmeliyetçi yöneticilerin de mikro yöneticilerden pek farkı yoktur. Her şeyin planlandığı gibi gitmesini bekleyen bu tür yöneticilerin salgın döneminde ne yaptıkları ayrı bir inceleme konusu.

Evde çalışana diz üstü bilgisayarları ve internet kullanımı için ekipmanlar şirket tarafından verildiğinde üst yönetim nispi anlamda kendini güvende hissedebiliyor. Ayrıca IT sorumluları uzaktan erişimle şirketçe zimmetlenen bilgisayarları denetleyebiliyor.  Aksi durumda masa üstü bilgisayarları bırakıp evindeki kendi bilgisayarlarıyla çalışmaya yönlendirilen astlar üst yönetimin kafasını aşağıdaki konularda kurcalamaya devam ediyor:
  • Şirket verilerine yetkisiz erişimin nasıl engellendiği
  • Çalışanın evinin güvenilirliğiKullanılan bilgisayarın ne kadar korunduğu
  • Yazışmaların, dosyaların nerede saklandığı
  • Şirketin bölümleri arasında  faaliyet gereği uzaktan kurulan çapraz iletişimin ne kadar sağlıklı olduğu
  • Konuyla ilgili olmayan kişilerle bilgi paylaşımının boyutu
  • Dosyaların şifrelenmesi
  • Raporların yalnızca ilgili kişiye gönderilmesi
Öte yandan şirketin faaliyet alanı da evden çalışana yaklaşımı belirlemede rol oynuyor. Satış işinde olanlar için beklentiler çok yüksek. Proje yönetiminde, iş geliştirmede, yeni pazarlar bulmada, program yazmada beklentiler daha esnek. İşle ilgili net hedefler bu tür çalışmalarda sıkıntı yaratabiliyor. Lojistik ve tedarik sürecinde operasyonları izlemede mutlak verimlilik öne çıkıyor.

Şirket kültürüne yerleşmiş alışkanlıklarıyla, astlarına karşı danışmacı, katılımcı, liberal yönetim anlayışında olanlar uzaktan çalışmayı esnek bir disiplinle sürdürebiliyorlar. Görüşme yaptığım profesyonellerin muhatap oldukları yönetim tarzlarına göre mutlu ya da mutsuz olduklarını söyleyebilirim.

Öte yandan bazı işverenler kira, elektrik/, servis, yemek, ofis sarf malzemeleri, kreş gibi temel gider kalemlerinin devre dışında kalmasını (büyük ölçüde bunları evden çalışan karşılıyor) göz önüne alarak  maliyetlerin düşürülmesine yaptığı katkının tetikleyici olduğu uzaktan çalışmaya sıcak bakıyorlar. Ancak astları başı boş bırakmıyorlar elbette…Bazı şirketlerde orta kademe yöneticilerin erken saatlerde veya geç vakitlerde e-posta göndererek işbaşında olduklarını gösterdikleri bilgisini de aldım.

Uzaktan çalışmaya cinsiyetçi yaklaşımlar…
Kadına aile sorumluğunda başat rol biçen tutucu çevreler durumu fırsata çevirip onu evde tutarak evden çalışmaya dört elle sarılıyorlar. Bununla ilgili DİSK-AR raporundan bazı bölümleri sayfama aldım. Raporun tamamını ilgili linkten okuyabilirsiniz.
 
  • Aile temelli sosyal politikalar hali hazırda çocuk, hasta, yaşlı bakımını kadınların sorumluluğunda gören patriyarkal algıyı pekiştirmektedir.
  • Kadınlar mesleki eğitimlere ulaşamamakta ya da ulaşabildikleri eğitimler cinsiyetçi rolleri yeniden üreten, ücretli ve güvenceli iş bulmada herhangi bir yarar sağlamayan eğitimler olmaktadır.
  • Ailelerin kadınların dışarıda çalışmalarına izin vermemesi, diğer yandan neo-liberal politikaların sonucu olarak artan yoksulluk kadınları ev eksenli çalışmaya itmektedir.
  • Ev eksenli çalışma, esnek ve güvencesiz bir istihdam ve çalışma biçimidir; neo-liberalizm döneminde maliyetleri asgariye kârı azamiye çıkarma hedefi doğrultusunda başvurduğu yöntemlerden biri olduğu gibi; emek arzını da yeni-liberalizmin erkek egemen sistemle kesiştiği alandan devşirme olanağına sahiptir.
  • Çocuk bakımı başta olmak üzere hane içi hizmetlerin tüm yükünü sırtlayan ve dolayısıyla çalışma yaşamına katılımları, hane içi çalışma ile sınırlanan kadınlar için, ev eksenli çalışma çoğu zaman bir tercihten ziyade zorunluluk niteliğini taşımaktadır.
  • Ev eksenli çalışma esas olarak enformel bir çalışma alanıdır. Ev eksenli çalışanların hemen hemen hepsi kayıt dışı çalışmaktadır.
  • Ev eksenli çalışma, çoğunlukla parça başı iş üzerinden gerçekleşmekte; ücretler yapılan iş üzerinden hesaplanmaktadır. Parça başına ödenen ücretlerin düşüklüğü, ev eksenli çalışanların uzun saatler ve yoğun biçimde çalışmasına ve ayrıca hane içindeki çocuklar ve genç kadınların da üretime katılmasına yol açmaktadır. Buna rağmen elde edilen ücret, oldukça düşük düzeyde kalmaktadır.
  • Parça başı çalışma ve ücretlendirme, çalışma süreleri ve mesai mevhumunu ortadan kaldırmakta; ev eksenli çalışanları en temel işçilik haklarından yoksun bırakmaktadır.
  • Ev eksenli çalışan kadınlar, bir yandan çalışma edimini gerçekleştirirken bir yandan da hane içi işleri yapmaya devam etmekte; çifte mesai iç içe geçmektedir.
  • Ev eksenli çalışma sisteminde, çoğu zaman iş sahibi (asıl işveren) ile ev eksenli çalışan arasına “aracılar” girmekte, dolayısıyla istihdam ilişkisi bu aracı üzerinden gerçekleşmektedir. Ev eksenli çalışanlar, işverenlerinden haberdar dahi olmaksızın, aracılar üzerinden çalışabilmektedir. “Aracı” sistemi, ev eksenli çalışmada “sömürüyü” artıran temel faktörlerden biridir.
  • Ev eksenli çalışma, işçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından çok ağır ve ciddi sorunlara yol açmaktadır. Çalışma yerinin aynı zamanda yaşam alanı olarak da kullanılan “hane” olması gerekse işverenler ve aracılar tarafından hiçbir işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemi alınmaması nedeniyle olumsuz etkilemektedir. 
  • Ev eksenli çalışma aynı zamanda işçi sağlığı ve iş güvenliği teftişlerinin dışında bir alan olmayı sürdürmektedir.
  • Ev eksenli çalışanlar, kısmen Borçlar Kanunu’na kısmen İş Yasası’na tabi olsalar da her iki Kanunun getirdiği hak ve güvencelerden yoksun biçimde çalıştırılmaktadır. Ücretlerin geç ve eksik ödenmesi yaygın biçimde yaşanan bir sorundur.”
Bir de Almanya’daki yaklaşıma bakalım:
Çalışma bakanı, Almanya'nın evden çalışmayı yasal bir hak haline getiren bir yasa tasarısını yayınlayacağını söyledi. İşçilerin haklarını güçlendirmek ve evde çalışmayı düzenlemek, planların merkezinde yer alıyor. Dünyanın birçok yerindeki çalışanlar artık uzak ofisin giriş ve çıkışlarına bu yılın başında olduğundan çok daha aşina. Almanya'da, insanların yaklaşık %40'ı salgının baş göstermesinden önce bazen evden çalışmak istiyordu .

Bazı şirketlerin ekip çalışması ve üretkenlik üzerindeki etkisine ilişkin endişelerine rağmen, çalışan her kişi için yılda yaklaşık 11.000 dolar tasarruf edebileceğini ortaya çıkardı .
ABD’den bir haber:
ABD'li işçilerle yapılan bir anket, neredeyse yarısının salgından sonra evden çalışmaya devam etmek istediğini ve uzaktan çalışmaya geçmenin şirketlerine bakışlarını olumlu yönde etkilediğini ortaya koydu. Ancak endişeler de var. Herkes evden çalışamaz . Cinsiyet eşitsizlikleriyle ilgili endişeler - ABD'de yapılan bir çalışmada, evde çalışan annelerin babalardan çok ev işi yaparak ve çocuklarla ilgilenerek zaman geçirdiklerini ortaya çıkardı.
Alman İşverenler Derneği başkanı, ülkesinin önerilerinin şirketleri yurtdışındaki işleri daha ucuz işçilere yaptırmaya teşvik edebileceği konusunda uyardı.
Ancak Almanya'nın planı, yeni çalışma dünyasının herkes için çalışmasını sağlamaya çalışan hükümetlere bir örnektir. FT'ye göre İspanya, Yunanistan ve İrlanda da yeni evde çalışma düzenlemeleri geliştirmek istiyor .
Dünya Ekonomik Forumu'nun İş Sıfırlama Zirvesi , krizden çıkarken daha kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir kuruluşları ve işyerlerini nasıl şekillendirebileceğimizi keşfedecek.
Almanya'dan Hubertus Heil'in Financial Times’e söylediği gibi, soru şu: "Teknolojik ilerlemeyi, yeni iş modellerini ve daha yüksek üretkenliği sadece birkaç kişi için değil, birçok kişi için ilerlemeye nasıl dönüştürebiliriz?"

Çeşitli uygulama programları satan bir şirketin çalışanını mercek altına aldım. Evden çalışan, müşterilerle doğrudan görüşmeyen, bekâr (bunu özellikle belirtiyorum)  bir profesyonelin günlük çalışma programından bahsetmek istiyorum. Üst yönetim bu tür çalışmaya sıcak bakmakta ve İK Bölümü çalışana destekleyici yaklaşmaktadır. Ancak bu sıcaklığın doğal olarak verimlilikle sınırlı olduğunu belirtmeliyim.
 
7.00-7.30: Yataktan kalkma, duş
7.30-8.15: Sabah egzersizi ve kahvaltı
8.15-9.00: Telefon mesajları ve e-posta kontrolü, iş için ön hazırlık
9.00-12.00: Mesai
12.00-13.00 Öğle molası (her zaman 60 dakika olmuyor)
13.00-18.00:  Mesai
18.00-20.00: Akşam yemeği*                                                                                  
20.00-21.00: Park yürüyüşü
21.00-Aile sohbeti, TV, Müzik**
*Gün içi toplantılar yoğun geçerse akşam yemeğinden sonra çalışmaya devam.
**Haftada bir, iki kez  arkadaşlarla görüntülü görüşme
Yukarıdaki çalışma düzeniyle ilgili görüşmeden bazı ayrıntılar:
  • Ofis dışında çalışmaya geçişten bu yana mesai saatleri belirsiz.
  • İs yoğunluğu artıyor.
  • Bilgisayar karşısında uzun saatler çalışmadan dolayı postür sorunları (kireçlenme, bel fıtığı, kilo alma) ortaya çıkıyor.
  • Şirket için ne kadar çalışıldığı değil çıktılar önemli. Bunlar beklentileri karşıladığı sürece ekran karşısında ne kadar kalındığının önemi yok.
  • Yaratıcı sektöre uygun olarak, giyim, kuşam, makyaj konusu önemsenmiyor. Gündelik kıyafetler yeterli görülüyor. (Geleneksel sektörlerde büyük müşterilerle temas kuran, kamuyla çalışanların ekran karşısında kıyafet konusuna özen gösterdiğiyle ilgili bulgularım da var) 
  • Toplantılarla geçen süre mesaiyi geç vakitlere kadar sürdürmeye zorluyor.
  • Aileyle birlikte olanlar için yemek yapma, temizlik, çamaşır yıkama işleri sorun teşkil etmiyor. Aileden uzakta olanlar daha yorucu bir iş ortamı olduğunu söylüyor.
  • Şirket internet, bazı ofis malzemeleri için destek veriyor.
  • Parça başı yerine düzenli aylık ücret almak avantajlı.
İnternet hizmetleri, grafik, tasarım vb. işlerde çalışanların da yukarıdakine benzer faaliyetleri olduğunu belirledim. Banka çalışanlarının, finans bölümü yetkililerinin ekranda kalma süreleri, ev dışında çalışıp çalışmadıkları, konumlarının izlendiği (İşin sıkı tutulması veri güvenliği açısından makul görülebilir) düşünüldüğünde yukarıdaki program en iyilerden biri sayılır. 

Uzaktan çalışmada alınan önlemlere bir örnek: Virtual Private Network (VPN) protokolü ile şirketin sağladığı kullanıcı adı ve şifre ile ev internetinden şirket güvenlik duvarına bir bağlantı yapılıyor; şifre doğru ise bağlantı tamamlanıyor. Bu şekilde şirket kaynaklarına erişilebiliyor. Böylece kullanıcının internet üzerinde ve şirket kaynaklarında attığı her adım log’ lanarak izlenebiliyor.
 
Kısa dönem çalışma ödeneğine tabi olarak evde çalışanların bunu sürekli bir iş yapma şekli olarak göreceklerini düşünemiyorum. Ayrıca bazı şirketlerin yemek kartlarını bile kaldırdığı da unutulmamalıdır. Zira evden çalışanı koruyacak yasalar devreye girmedikçe, bu konuda şirketler insan temelli bir tutum almadıkça arzu edilecek, kolay kolay sürdürülebilir bir çalışma şekli olmayacak. İşin zorluk derecesini etkileyen şirket kültürü ve  üst yönetimin liderlik tarzı olacağı da bu çalışmanın vurgulanacak en önemli tezi sayılmalıdır.
Eminim salgın dönemi ve sonrasında evden çalışma adına çok öykü duyacağız. Liderliğin, takım çalışmasının, sosyalleşmenin yeniden tanımlandığına şahit olacağız.
Şurası açık ki ev her koşulda iş yapmak için “ohh bee!” denilecek bir yer olamayacağı  gibi İşi uzaktan sevmek aşkların en güzeli de olmayacak sanırım…