PİYASALARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
Buradan yola çıkarak konuyu deyimlerle ortaya koymak istiyorum. Eminim şu veya bu biçimde ata sözlerini ve deyimleri kullanmışsınızdır. Tümü için her koşula uyar demek mümkün olmasa da çok zekice söylenenler lafı uzatmadan meseleye parmak basmayı kolaylaştırıyor. Ben de bu yazımda deyimlerle iş ilişkilerinde yaşanan bozulma ve çürüme eğilimlerine dikkat çekmek istiyorum.
Her sektörde hatırı sayılır sayıda varlığını koruma mücadelesi verenler var. Elinizde hiçbir veri olmasa da yakın çevrenizden, çarşı ve pazardan duyduklarınız yeter. “Acı neredeyse canın oradadır!” sözü de herkesin yaşadığı sıkıntıyı genel olarak tanımlıyor. Kimi döviz borcundan, sattığı malın parasını alamamaktan, iadelerden, satışların düşmesinden, nakit sıkıntısından, kirasını ödeyememekten, kimileri de faiz borcundan yakınıyor. Bu durum nereden kaynaklanırsa kaynaklansın ortada yadsınamaz bir gerçek var. Parlak sözler acıya merhem olmuyor. İşsizlik, cari açık, dış borç, döviz kurları, kapanan mağazalar/şirketler, kiracı ilişkileri, konkordatolar, enflasyon, faiz oranları iş dünyasında günlük yaşamda doğrudan karşılaştığımız engeller.
Öte yandan iş dünyasında uzun yıllar kalmayı hedefleyerek yola çıkanların kuruluş döneminde yazılı olsun olmasın tanımladığı değerlere değinmek istiyorum. Öyle ya bir kuruluşun iş yapma felsefesini oluşturan sınır çizgisi ve referans noktalarından söz etmek gerekiyor. Bunlar örgütsel davranış ve tutumların da dayanağı oluyor. Aile, adalet, eşitlik, liderlik, yasalara saygı, müşteri odaklılık, bilimsellik, dürüstlük, çevrecilik, insana saygı, kalite, gelişme gibi değerler şemsiyesinin altında yer alanlardan birkaç tanesi eminim birçok şirketin web sitesinde, sosyal medya hesaplarındaki hakkımızda sekmesinde, tanıtım dosyalarında bulunuyordur.
Değerler ne zaman sorgulanır?
İşletmenin yaşadığı sorunları çözmek için stratejik seçenek oluşturacak senaryolar ve eylemelere başvurmak gerekirken işin kolayına kaçmak tembellikten, değerlerin samimiyetsizliğinden başka bir şey değildir. Bir kişi ya da kuruluşu işler kötüye gidince tanırsınız. Her şey yolundayken ilişkilerde güller açar. “Ağacın boyu yere devrilince ölçülür!”
Belli başlı göstergeleri:
· İlgileniyormuş gibi yapıp işleri savsaklamak,
· Çeşitli bahanelerle işleri yokuşa sürmek.
Belli başlı göstergeleri:
· Çalışanları son kullanma tarihi olan bireyler olarak görmek,
· “GEMİSİNİ KURTARAN KAPTANDIR!”
Belli başlı göstergeleri:
· Piyasada kalmak için değerlerden, ilkelerden vazgeçmek,
· Her yolu geçerli saymak.
Belli başlı göstergeleri:
· Dediklerini yaptırmak için örtülü uyarıda bulunmak,
· Kendisinin ürün ve hizmetlerine bağlı iş yapanlara krizi fatura etmek amacıyla alım-satım sürecinde kısıtlamalara gitmek.
Belli başlı göstergeleri:
· Kendi çıkarını koruyup karşı tarafı sorunla baş başa bırakmak,
· “ALTTAN ALDIK YETERİ KADAR, BUNDAN SONRA EDERİ KADAR!”
Karşı taraf için çok şey yaptığını düşünerek sırtını dönüvermek,
· Çıkarların çatıştığı noktada daha fazla menfaat sağlamak için karşı tarafa tavır almanın gerekçelerini oluşturmak.
‘Bir fırsat kaçınca, hiç olmazsa bundan sonraki fırsatı değerlendirmek gerekir’ anlamındaki bu söz uygulamada değişti.
İş yaptığı, birlikte kazandığı kişi veya kuruluşların zaaflarından yararlanarak, onların zarara uğrayacağını bilerek avantaj yakalamayı marifet saymak,
· “ESKİ ÇAMLAR BARDAK OLDU!”
İş yapma koşullarını kendi çıkarlarına göre düzenlemek,
· “BULANIK SUDA BALIK AVLAMAK!”
Karışıklıktan yararlanıp çıkar sağlayarak karşı tarafı zarara zorlamak,
· ‘‘Hallederiz, aynı gemideyiz, ben de zor durumdayım’’ gibi sözlerle karşı tarafı oyalamak.
Belli başlı göstergeleri:
· İş ilişkisinde bulunduğu kişileri asıl konudan uzaklaştırıp yükümlülüklerden kurtulmak veya bunları ertelemek,
· “İsveç dünyada en fazla şirket kuruluşunun (startup) yapıldığı yerdir. Spotify, Minecraft ve Candy Crush Saga hepsi İsveç’te yapıldı. Skype, İsveçliler tarafından kuruldu ve SoundCloud, Berlin’deki mevcut yerine taşınmadan önce Stockholm’de başladı. Bunun gibi teknoloji devlerinin ilk girişim merkezi olmasının en temel üç nedeni var:
Güven veren piyasalar (işverenler, çalışanlar, tedarikçiler ve müşteriler arasındaki yapıcı iş birliği)
2. Serbestlik (geliştiren piyasalar)
3. Vergi politikası (akılcı ve kabul edilebilen)
2. Serbestlik (geliştiren piyasalar)
3. Vergi politikası (akılcı ve kabul edilebilen)
İşletmeciliğin evrensel değerlerinden taviz vermeden küçülme, büyüme, saldırı, savunma, ürün ve hizmet gamını gözden geçirme, maliyetler, fiyatlandırma, tasarruf kalemleri, çalışan politikası, hedef müşteriler, pazarlama-satış, şirket evliliği, katılma, yatay ve dikey entegrasyon, kurumsal yapının güncellenmesi, süreçler vb. stratejiler üzerinde her şirketin dersini iyi çalışması gerekiyor.
İnsan düşünce sistemiyle hareket eder, yalnızca içgüdülerine sığınmaz. Lafta bu değerleri savunanlar bunun dışına çıktığında piyasalar gün gelir gereken şamarı atıverir.